14 Şubat 2007

Sevgilimizi Yalnız Bugün Değil Her Gün Sevmeliyiz


Bütün alışveriş merkezleri kırmızıya boyandı; kırmızı aşkın rengi, aynı zamanda öfkenin ve kanın da rengi... Üstelik kırmızı romantizmin olduğu kadar erotizmin de rengi, yani ne kadar aşkın rengiyse o kadar da seksin rengi... Sevgilisine kırmızı renkli, iskambil kağıdındaki kupa biçimde yastıklar alan bir er kişi sıkıyorsa bu hakikati dile getirsin bakalım... "Erkeklerin de aklı başka bişiye çalışmaski"... Ah be güzelim, o "ki" yi bari ayrı yaz...


Merak ediyorum, acaba gerçekten birileri şu alışveriş merkezlerindeki "günün anlam ve önemine" (!!!) uygun dekorasyon çalışmalarını yapmasa, herhangi biri sevgilisine hediye almayı yine de unutur mu? Yoksa şöyle mi sorayım, acaba bu dekorlara bakarak sevgilisine hediye almayı hatırlayan kaç kişi vardır... "Yarabbi... Her yer kırmızıya boyanmış, ama fakat hatuna bıngızı don almayı unuttuk"

İlkokulda zaar, önemli günler ve haftalarda kompozisyon yazılırdı; "Öğretmenizi hergün sevmeliyiz", "Annemizi sadece bugün hatırlamak olmaz", "Babam beni her gün dövüyo ama yine de ben onu her gün sevmek zorundayım", "Vakıflar bankasına sadece vakıf haftasında değil her hafta para yatırmalıyız" gibi son derece basit temalara sahip olurdu bu kompozisyonlar. Nedeni basit; 9 yaşında bir dimağ daha ne kadar orijinal olabilir ki? Onun için yepyeni bir fikirdir bu "Annemizi hergün sevmeliyiz" fikri. Üstelik bir isyandır da, "evet anneler günü var ama o gün olmasa da ben annemi severim ki" demektedir bu sabi. Muhalefeti ve mukayeseyi öğrenir, daha doğrusu keşfeder... Bugün eğlenceli bloglar yazan bir çok bloger'ın mazisinde bir "annemizi her gün sevmeliyiz" kompozisyonu vardır.

Vakıa, sevgililer günü diye içimize işleyen bu alışveriş manyaklığının aslında bir Hristiyan azizinin "sömürülmesi" olduğu da gözden kaçmamalıdır; tıpkı kendi noel bayramlarını da sömüren Amarigan gabidalizleri gibi, Aziz Valentin'in de sömürülmesi söz konusudur bu anlamlı günde... Dindar bir adamın, bir ermişin bir Aziz'in alışverişle ilişkilendirildiği böyle bir günü kutlamak da bana kapitalism karşısında yenilgiyi kabul etmek gibi geliyor.


Aynı hissi gerçi ben Şeb-i Aruz törenlerinde de yaşamaya başladım... Gittikçe çığırından da çıkmakta bu kutlu tören. Filhakika, her nerede bir "muhafazakar" iktidar hükümet etmekle meşgulse, orada sanki bu kutlu gelenekler "popülerlik" kazandığından, günümüzün tüketim dünyasında gayriihtiyari alışveriş bombasına dönüşmekte. Kendi kutsallarına bunu yapanların kendilerine verdikleri isim "muhafazakar" dır, binaenaleyh bu tarz muhafakarlığın alaşağı edilmesi gerçekten bir şeyleri muhafaza etmek isteyenler için en büyük ödevdir.

Daha önce defaten dediğim gibi, "Edeb Ya Hû"

Hiç yorum yok:

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası