Hani ben matbuat camiasına giriş yaptım ya... blog olarak bi de olması gerekenler var... sanki orda siyasete de kafa tutuyorum.
bunu kendi blogumda paylaşmak istedim aslında... böyle laf cambazlığı ile yolunu yapmaya çalışıyorum... gazeteciler "takla attırmak" diyolar... ben bu yaptığıma "zıplatmak" demeyi uygun buluyorum, ordan oraya hop hop atlata atalata... yaşasın cumhuriyet.
neyse, şimdi bizim aile efradından, sürekli bana soruyorlar ne olur seçimler, efendim siyasette önümüzdeki günlerde ülkemizi ve kentimizi ne bekliyor?
aslında cevap basit: pompa bekliyor ülkemizi (ve kentimizi) hem de ne pompa!!! ülkeler yüz yıllardır kötü yönetiliyor, ancak tıpta ilerlemeler bebek ölümlerini azaltıp doğurganlığı arttırdıkça her bir pompa 2-3 çocuk olarak insanlık nüfusuna katılıyor.
nüfus arttıkça pompa artıyor... pompa arttıkça nüfus artıyor...
işte benim ülkemiz siyasetine bakışım bu:
işte günümüz siyasilerinin kimin elinden ekmek yediğinin kanıtı
onlarda olmayan vefa bende var ya, ben ona yanıyorum işte...
onlarda olmayan vefa bende var ya, ben ona yanıyorum işte...
ne kadar büyük görüyorlar kendilerini... mahalle muhtarı adayları... sanayi odası meclis başkanları... eski siyasetçiler... belediye başkanları...
ne kadar eşsiz, yeri doldurulamaz, ulaşılamaz görüyorlar kendilerini.. öyle hissetmeye ihtiyaçları da var çünkü... kendi ruhsal eziklik ve eksiklerini telafi edebilmek için kalabalıkların ilgisine ve bağlılığına ihtiyaçları var.
büyük önder gibi, "beni bir yalnız bırakın" deyip,
söğüt altında rakı içmeye çekilemezler...
çünkü onların güçlerini, kudretlerini
sürekli doğrulayan ve temize çeken
seçmenlerine, delegelerine, koyunlarına ihtiyaçları var...
söğüt altında rakı içmeye çekilemezler...
çünkü onların güçlerini, kudretlerini
sürekli doğrulayan ve temize çeken
seçmenlerine, delegelerine, koyunlarına ihtiyaçları var...
bugün bizim gazetede, "oyunuzu verin kaderinize sahipi çıkın" kavlinden bir yazı yazıldı. ben bunlara mı vereyim oyumu; bu anayasa yazamayan, ihaleleri yapamayan, mecliste bile birbirinin dekoltesine bakanlara mı?
hadi canım sen de...