2-3 yıl kadar 'felsefe çukuru'nu, Emre'nin tanımlamasıyla "Günlük hayat teorileri" sitesi gibi derledim topladım. Tamam "Emek verdim, saçımı ağarttım" diyemem ama yazdım işte...
Sonra, o sebepten bu sebepten, sansür furyası üstüne yazar dururken, çrattadanak bir sabah baktım bloger da sansürlendi. o zaman anladım ki ben, içinde pek bi güzellik olmasa da felsefe çukuru etiketini seviyorum.
İşte o gün, sevdiğim felsefe çukuru ismini hak ettiği ölçüye çekmeye karar verdim. Onu bir blog olmaktan çıkardım ve köşeme isim yaptım. Çiçeği burnunda toy bir basın emekçisi olarak, benim de edinmekte olduğum mesleğimle ilgili heveslerim ve üstüne titrediğim özlemlerim vardı.
Köreltenler sağolsun! Otoparklarıyla, çiçekçileriyle, eczaneleriyle, belediyeleriyle, yemlik/arpalık haline gelen sayfalarıyla, meslek odalarına yaptıkları baskılarla, manşetleriyle, dedikodularıyla ve sütunlarına taşıdıkları kendileri gibi önemsiz isimleriyle, heveslerimi, tutkularımı, arzularımı, özlemlerimi köreltenler sağolsun!
Daha adını bile anlamayadığınız felsefe çukuru'nu el birliğiyle öldürdünüz işte. Ama ben çok iyi biliyorum, felsefe çukuru sizden de benden de büyük bir isim. Bazı kulaklara çalındığı anda sonsuza kadar yaşayacak ve hiç unutulmayacak bir isim. Varlığı insan ırkının varlığına armağan olacak bir isim.
Pusuya yattı bekliyor felsefe çukuru. Bir gün bir yerden önünüze çıkıverecek ve şurası kesin, pisliklerinizi yüzünüze vurmaktan çekinmeyecek.