03 Aralık 2007

Kaynak kodunu görüntüle: A-T-C-G

Söz konusu olan biyolojik yapı olduğunda, evimizi paylaştığımız börtü böcükten zerre farkımız yok. Ey ahali, daha akıllı ve yakışıklı kakalaklarız sadece biz. Bunu aklınızdan çıkarmayın.

Nedir o halde bu tantana? Neyin tantanası olacak, elbette şahsiyetlerin tantanası. Artık sıtkım sıyrıldı, allah biliyor ya... Televizyon'da dünyanın en yalan yarışmalarından birisi yayınlanıyor şu anda. Show TV'deki Acun Ilıcalı beyefendinin sancaktarlığında büyük bir dümen dönüyor, adı da "var mısın yok musun?"

Ben şöylece söyleyeyim, ben böyle bir rezilliğe yokum arkadaşım. Hadiseyi özetleyeyim, eski TV klasiği, rahmetli Cenk Koray'ın meşhur Kutu oyununda olduğu gibi bir kutu seçiyorsunuz, stüdyoda diğer katılımcıların da ellerinde başka kutular var... Kutuların içinde de 1 lirayla 250,000 lira arasında değişen miktarlarda para ödülleri var. Seçtiğiniz kutuda yazan neyse onu kazanmanız garanti. Ancak siz yine de kumar oynayarak stüdyodaki diğer kutuları açtırarak kendi kutunuzda hangi para ödülü olduğunua ilişkin ihtimalleri azaltıyorsunuz. Neticede kutu sayısı azaldıkça hangi para ödülünü kazanabileceğiniz garanti olmaya başlıyor. Bu aşamada, eğer açtırmadığınız kutulardaki ödüllerin düşük meblağlar olması riskinden endişe ediyorsanız, sunucu arkadaşımızın vermeyi taahüt ettiği bir para ödülünü alarak kutudaki ödülden vazgeçme şansınız var. Eğer kutunuzda büyük bir rakam varsa da aldığınız şey aslında para ödülü değil baba oluyor...

Buraya kadar, ne yapalım, böyle dandik bir oyun, diyebiliriz. Demesine deriz de, arkadaşım o stüdyodaki katılımcıların dümenden halleri, kolpa üzüntüler ve çakma sevinçler nedir öyle? Bir iki kere izleyip görmeniz gerek, anlatmakla olmaz... Yarışmacının seçtiği kutulardan birinden büyük meblağ çıktığında o kutuyu seçmiş olan katılımcıların üzüntüsü... Yani neden üzülüyorsunuz ki, ne diye bu kadar yıkılıyorsunuz ey arkadaşlar... Arkadaşın kutusundan 125,000 lira çıkıyor, eleman yarışmacıya o parayı kazandıramadığı için üzülüyor, ağlıyor, feryat figan, ağıtlar... Yahu içinde 125,000 olan kutuyu ona zorla sen seçtirmedin ya, eleman gitti kendisi senin önündeki kutuyu söyledi... Sana ne, sen sıran gelince şanslı olmaya bak.

Ha, bir süre aynı mekanı paylaştığın birisinin oyunda büyük ödülü kaybetmesine üzülürsün de, yani salya sümük ağlayıp "ben sebep oldum" dümenine yatmanın olayı ne?

Sahiden olayı ne? Ben cevabını biliyorum olayının ne olduğunu: Role Playing Game !!!

Katılımcıların ve yarışmacıların stüdyodaki aşırı rahat tavılarına bakın. Katılımcıların renkli kişiliklerine bir bakın, Türk toplumu için yadırganacak ilişkilerini inceleyin. Tıpkı bir amerikan yarışmasından yada amerikan aile dizisinden fırlamış gibi. Gerçi bunda yarışmanın konsept olarak amerikan kaynaklı olmasının payı var da, Türkiye gerçekten de rahmetli Özal'ın gösterdiği hedefe durmadan yürüyeceğine and içti de ne zaman küçük amerika oldu diye sorası geliyor insanın.

Kendi hesabıma, katılımcıların oyuncu yada en azından anlaşmalı çalışan elemanlar olduklarına eminim. Eğitimli, kültürlü ve karakter sahibi bir insan olarak ben stüdyoda bir yarışma programı esnasında alt tarafı önümdeki kutuları kaldırırken şakkadan konuyla ilgili bir atasözü yada veciz söz hatırlayıp bunu başarıyla, tonlamalara falan dikkat ederek paylaşabilecek biri değilim. Benim yapamayacağım şeyi oradaki o insanların yapabilceğine inanmamı beklemeyin lütfen (2000 kitap okudum, onların yarısı kadar mı aforizma bilemeyeceğim yani... come on maaaan diyesim gelir...)

Oradaki insanlarla biz, sokaktaki kediler, börtü böcük, hepimiz aynı protein çiftlerini paylaşıyoruz, kromozom sarmalları karman çorman oldukça ortaya daha karmaşık ve gelişmiş bir canlı çıkıyor sadece, hepsi bu. Ne Adnan Hoca'nın kitaplarındaki gibi, hamam böceğinin hayatından etkinelerek burada ilahi bir yan bulmak akıl karıdır, zira bu natüralist düşünce en ilkel şaman yada pagan dinlerinden bile önceyken, totemist bir argümanken bugün islamcı bir tarikat tarafından kullanılıyor olması bile yeteri kadar komiktir, eski Mısır'da böceklere ibadet edildiğini hatırlayalım... Ne de, ilkel yaşam formları yanında biz insanların başardığımızı iddia ettiğimiz insanca gelişmeleri övünç ve böbürlenme kaynağı yapmak akıl karıdır...

Unutmayın, belki piramitleri inşa eden de insandı ama bu Var mısın yok musun dümenini icad eden de öyle... Bir büyük mimari eser, bir dolandırıcılık ve yalancılık kumpanyası... Söyler misiniz bana, hangi hayvanın kendi türüne karşı bu kadar şarlatanca bir tutumu olmuştur?

Hiç yorum yok:

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası