Sözü fazla uzatmayım. Daha önce belirttiğim üzere futboldan hazetmiyorum. { via Adıyla Müsemma } Bu durumu tekrar tekrar kafanıza kakacak değilim. Zaten güreş, basketbol ve snooker { via Yahoo } haricinde hiç bir spordan da çok keyif almıyorum. Ama taraftarlığım bakidir. Liverpool taraftarıyım, çok aykırı durumlar haricinde Türk takımlarının her birinin ve hepsinin üzerinde destekliyorum Liverpool'u. Ayrıca Sakaryaspor'u da gazetecilikten kalma alışkanlıktan çok tuhaf bir hemşehrilik bağıyla destekliyorum. Örneğin şu an TRT Spor'daki Akhisar - Sakarya maçını seyrediyorum. (Ders çalışmaya ara verdim)
Ama futbolla ilişkili diğer yazımda değinmediğim bir konunun farkına vardım bu maçı seyrederken. Taraftarlar sporsever değil, futbolsever hiç değil. Aslında maça gidenlerin hiç biri sevmiyor futbolu. Benim kadar bile sevmediklerine yüzde yüz eminim. Onlar sadece çocuksu bir taraftarlık hissiyle stadyuma gidip bağırıp çağırıyorlar; ya da futbolun toplumun şuuruna kanırtıla kanırtıla sokulan öneminden ötürü, istemsizce futbola ilgi duyduklarını sanıyorlar. Yani o maçı izlemezlerse önemli bir toplumsal olay hakkında fikir sahibi olamamaktan korkuyorlar. Olduğundan daha mühim sandıkları için ilgileniyorlar futbolla...
Nereden mi anladım bunu. Dinleyin: İzlediğim maçta, dakika 30. Akhisar içerde 1-0 öne geçmiş. Cılız ataklarla rölantiye almış, idare ediyor. Deplasmanda oynayan Sakarya, ortadan delemediği zaman kanattan, o da olmazsa doldur boşaltla ne yapıp edip kaleye gitmek istiyor. Derken bir korner oluyor. Altıpasın hemen dışında kafalardan seken top, Sakarya'nın ileri uç oyuncularından birine kaleye sırtı dönükken ulaşıyor. Oyuncu gerçekten harika bir refleks ve koordinasyonla, heyecan verici bir rövaşata şut çekiyor. Yakın direği yalıyarak kaçıyor gol! Girse Youtube'de milyonlarca tık alacak bir pozisyon yani...
Ben bile evde izlerken ana avrat küfretmekten alamadım kendimi...
Ama sahadaki taraftarların hiç ilgisini çekmedi bu pozisyon. Akhisarlıların da Sakaryalıların da... Maçın başından beri davullar çalınarak ve hayvanca bir coşkuyla böğürerek takımlarını sözde destekliyorlar. Ama davul ritmleri ve bağırışlar hiç değişmiyor. Toplu bir uğultudan başka bir şey değil. Sahada ne olursa olsun hem de. Bu harika pozisyon ve kaçan golde ne Sakaryalılar ah vah edip hayıflanıyor, ne de Akhisarlıların "yüreği ağızlarına geliyor." Davul gümbürtüsü hiç değişmeden devam ediyor. Sanki sahada hiç bir şey olmamış gibi.
Demem o ki, futboldan hazzetmemek konusunda yalnız değilim. Bir ikinci lig maçına gidecek kadar, hem de 500 kilometre deplasmana gidecek kadar "fanatik" taraftar olduğunu iddia eden bir çok insan da sevmiyor futbolu. Sadece stada gidip bağırmayı seviyorlar. Durum budur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bunu Okumadan Geçmeyin
Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma
Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...
Blogun Kare Ası
-
D-Smart hafta içi her akşam House M.D. 'nin tekrar bölümlerini veriyor... Sonra da pazar günleri beş bölüm üstüste maraton çakıyor. U...
-
Kadınların paylaşacak daha çok materyali var. Popodur, efenime söyliyim genital bölgedir, herkeste var. Bir çift meme de Allah'a şükür b...
-
Bu ne sıcak lan? Olm bak adamın akılını başından alır, mübalasız söylüyorum götümden ter akıyor. Evet götümden! Arkama yaslanıp film seyrede...
-
Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder