Bununla birlikte şunu söylemeliyim, Dünya Kupası maçlarının hiçbirini canlı izlemedim. Şimdiye kadar hepsini izlemiştim, 7-9-12 gibi derecelerle neticelenmişti milli takımın macerası. Fena mı oldu izlemediğim... Bak ikinci olduk, totem tuttu.
Ama sonradan tatsızlık çıkacaksa şunu da araya katıştırmak istiyorum... Kankalarla PES oynamak, yalnızken Football Manager oynamak, bunlar ayrı. Ben futbolu sevmiyorum. Bu konuda son sözüm bu. 8 Ekim 2010 Almanya Türkiye maçını izlemedim mesela. Sabah twitter'dan öğrendim sonucu. Çok da umursamadım.
Bu durumdan şu sonuca vardım. RTE'nin propaganda malzemesi olmayı kabul edip milyonlara konsalar bile basket takımını izlemekten daha büyük keyif alıyordum. Kazanmalarını istemekten bahsetmiyorum; oyunu raconuna uygun biçimde oynamalarını da söylemiyorum. Oyunu seviyorum ben; kim basket oynarsa bakasım var sizin anlayacağınız...
Ama futbol için durum bu değil. Liverpool, Celtic, Livorno ve St. Pauli'ye saygımız sonsuz ama onlar da kusura bakmasın. Mal sporu futbol.
3 yorum:
en vasat basket maçı bile futboldan zevkli oluyor aga. halklısın. ama bu futbol sevgisini dna mıza mı işlediler ne yaptılar bilmiyorum. bırakmaya çalıştım ama bırakamadım. azeri gardaşları da kutlarım. bari bir gol daha atsaydılar da oğuz abimin kuponu tutsaydı. 50 lirası benimdi lan.
Yok hoca bende o gen. Alışkanlık olmuş tabii, o başka... Günlük hayatta futbol göndermeleri yapıyorum hep. Ama bu sevgiden ileri gelmiyor, kültür dünyamızın sığlığından ve benzetmeleri yaparken bile futbol gibi iğrendirecek basitlikte bir sporu kullanmak zorunda olacak kadar gelişmemiş olmamızdan kaynaklanıyor. Benim açımdan yani. Bence ben yeterince gelişemedim ve sorumlusu futbol. En tepedekilerden itibaren futbolun alaşağı edilmesini, kalbimin derinliklerinden gelen bir samimiyetle istiyorum.
şimdi kanka bir la liga'yı bir premiere league'yi izleyince böyle düşünmez lan insan. izleyip de düşünüyorsan artık sen kaybedilmiş bir ruhsun olm!
Yorum Gönder