"Doğru, muhtemelen hayatın bir anlamı yok! Yine de hâlâ hayattayken, insanın kendisini adayacağı bir şeyler bulması mümkün. Tıpkı senin o çiçeği bulman gibi… Tıpkı, benim seni bulmam gibi…"
Başlık The Shawshank Redemption'dan. Yukarıdaki sözse Orochimaru'nun, Naruto'nun anime uyarlamasının 126'ıncı bölümünde, bütün kabilesi kılıçtan geçirilmiş ve hayatın anlamını yitirdiğine inanan genç Kimimarou'yu kendi safına davet etmek için söylediği söz.
Hayatta kalma mücadelesinin kendisi bazen o kadar yorucu olur ki, insanın kendisini sorgulamak için zamanı ya da isteği kalmaz. Bunun için belki de tarih boyunca çoğu insan, kısacık ömürlerinde yaşamaktan başka bir şey yapmamıştır.
Büyük insanların hayatlarını anlatan romanlar okumuş ya da filmler izlemişseniz görmüşsünüzdür, onlar hayatlarını adadıkları bir "Kavga" bulmuşlar ve bu kavganın içinde kendilerini var etmişlerdir. Gerçi şurası açık ki, kendisini gerçek bir kavgayla var eden biri bile, bence, aslında hayatı boyunca hiçbir şey yapmamıştır. Bir muzaffer komutanın var olduğunu kanıtlamaya zaferler yetmez!
Sanatçılar arkalarında abidevi eserler bırakırlar, devlet adamları arkalarında güçlü devletler, sanayiciler büyük şirketler… Bilim adamları keşifler, mucitler de aletler bırakır, evet; ama arkalarında bıraktıkları onca şey onları var etmeye yeter mi?
Henry Ford üretim bandını otomobil üretiminde kullanıp zengin oldu ve arkasında hanedan gibi bir dünya otomotiv devi bıraktı. İyi ama kendi, varlığını sürdürmeye yetti mi bu?
Bu soruların tamamının cevabı olumsuzdur. Yine de hayata olumlu tarafından bakmayı bilmek de apayrı bir beceri olsa gerek. (Bunu Orochimaru'dan öğrenmek de ilginç tabii…)
Yine de önemli olan, bir kere var olduktan sonra kişinin varlığını temize çekmesi, varlığının sağlamasını yapması, var olduğunu zamanına ve zamanının ötesine ispat etmesi değil; hâlâ varken kendisini adayacağı bir şeyler bulmasıdır.
Herkes kaçınılmaz sona ulaşınca, varlığını bir daha asla ispat edemeyecek hale gelecek. Ama inanın bana, hayatta kazandığı tüm kavgalardan (ve hakkını yediği/emeğini çaldığı/üstüne basıp geçtiği tüm insanlardan) sonra, Henry Ford sanki rahmetli dedemden de, babamdan da daha çok yaşamış gibi geliyor bana.