14 Eylül 2010

Tabloları okumak

Yeni ve eskisine göre çok daha demokratik bir anayasaya sahibiz ya artık... Hani özgürlükler konusunda akıl almaz bir yol kat ettik ya birden yüzde 58'le... Diyelim ki bu muhteşem "Demokrasi zaferini" (!!!) kutlamak için Başbakan'ın yaptığı konuşmayı izlediniz, kamerayla kaydettiniz. Sizin kadar şanslı olmayan azınlıkla paylaşmak için de internete yüklemek istiyorsunuz.

Yükleyebiliyor musunuz? Hayır! Neden? Çünkü yasak! Kim yasakladı? Özgürlükçünün daniskası hükümet!

Referandumun sendikal hakları arttırdığını iddia ediyorlardı EVET kampanyası yürütenler. Onlara bir mesajımız var. Biraz dolaylı ve "köşeli" bir mesaj. Çokça "Tablo okuma beceresi" istiyor, hani cemaatin çaldığı KPSS soruları arasında önemli bir yekün teşkil eden beceri sorularından...


Kanada'da yapılan bir sosyolojik çalışma, son 15 yılın verilerini izleyerek gelecek 5 yıla ait bazı tahminlerde bulunuyor. Buna göre işgücüne dahil olanlar içinde lise ve daha az eğitime sahip olanların oranı azalırken, yüksek okul ya da üniversite eğitimi almış olanların oranı artıyor. Bununla beraber işe alınmak için lise eğitiminin yeterli görüldüğü yeni istihdam alanları artarken, en azından üniversite mezunlarının başvurabileceği işler neredeyse yarı yarıya azalıyor.

Dünya ekonomisi kendine niteliksiz ve eğitimsiz, gönüllü köleler yaratarak işgücü ihtiyacını kapatmayı başarmanın bir yolunu buldukça, eğitim alanların oranı artsa bile istihdam açısından bir avantaj görülemeyeceği için eğitime talebin azalması beklenebilir bir sonuç. "Lise mezunu olmak yetiyorsa ne diye okumaya o kadar para dökeyim" diye düşünen onbinler, hayatını devam ettirebilmek için bir iş bulmak umuduyla eğitimden ve akademik gelişimden geri kalıyor.

Hatırlıyorum, Başbakan "Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir zorunluluk yok" demişti. İstihdam yaratma sorumluluğunu omuzlarında taşıyan hükümetin başı, topu "İş beğenmeyen" üniversitelere atmıştı. "Üniversiteliyim diye burnunuzu oraya buraya sokmayın" demeye getirmişti bir yerde...

Bunlara ek olarak, üniversite personeli olarak çalışanları da içine alan ve 50/d olarak bilinen statü de özellikle araştırma görevlisi kadrolarındakileri canından bezdirmiş durumda. Ancak hükümetimiz giderek daha çok "Haddinizi bilin" mesajı göndermeye devam ediyor. Yani çalışma yaşamında giderek koşullar ağırlaşırken, ağırlaşmanın önünde hız kesme değil de yapılan kıyımı arttırma rolünü oynuyor hükumetler. Sadece bizimkisi değil, bütün hükumetler bunu yapıyor gerçi. Ama sadece bizim hükumetimiz bunu yaparken tam aksini yaptığını iddia edebiliyor. Ve sadece bizim seçmenimiz bu aleni yalana inanıyor. Üniversite asistanlarına sendika yok, ama cemaatin şişirdiği üniversitelerdeki asistanlar ısrarla EVET-perverlik yapıyor.

Ne diyelim... Demokrasi bayramınız mübarek olsun...

Hiç yorum yok:

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası