16 Ocak 2008

Web 2.0 bir ortam olarak ekşi sözlük ve "Türk internet okur yazarı en asil duyguların insanıdır"















Benim ekşi sözlük yazarlığım yok. Kayıtlı okur da değilim. Ekşi'de olmadığı gibi onun klonu olan başka sözlüklerde de kaydım kuydum yok. Wikipedia'da tek satır yorum bile yazmadım. Kimsenin derdine de derman olmadım bilgi paylaşım forumlarında.

İnternet, herkesin içeriğine katkıda bulunduğu kocaman bir otobanmış. Öyleyse öyle, ben interneti şimdiye kadar sadece film/dizi/müzik indirmek, oyun oynamak için kullandım, bir de arkadaşlarımla iletişimi koparmamak için. Zerre umrumda değil Web 2.0 nereye, TTNet Müzik kimdir, google versus yahoo, facebook olsun çamurdan olsun... ADSL hızları arttığı ve ben aradığım her türlü film/dizi/müzik/oyun ile ilgili download bağlantılarına çabucak ulaşıp yükleme işini derhal yaptığım müddetçe, bana faydası dokunmayan köyün imamına duhul ederim. Düsturum budur.

Gerçekten de, son 1MBit arttırımından sonra internet çok keyifli bir download mecrası oldu benim için, ama ed2k ağlarından aldığım düşük bağlantı performans bu aralarda canımı sıkıyor. Ne diyelim, ucuz etin yahnisi... (Ucuz demişken, verdiğim para anlamında değil, ISS'min bana verdiği hizmetin dandikliği anlamında... yoksa iflahıma tecavüz etti Türk Telekom)

Kısaca demem şu ki, internet dünyanın en büyük korsanlıklar alemidir, ben de bu alemde en terbiyeli korsanlardan biriyim. Animeler, diziler, isteyene CD/DVD ye yazarak da veririm, tek kuruş da istemem. Özgür yazılımın, ücretsiz programların da hastasıyım.

Pekiyi, madem öyle, bu başlık ne?












Bugün, kanımca ekşi sözlük moderatörlerinden birisi, artık kendisine nasıl eleştiriler geldiyse, formatsiz sözlük diye bir Web 2.0 uygulamasını 1 saat sürüyle harekete geçirdi. Bu 1 saatlik sürede ekşi sözlük yazarı olan olmayan herkes deliler gibi küfür ederken sitenin görselleri ve işleme prensibi de ekşi sözlüğe benzediğinden, katılımcılar çabucak uyum sağladılar ve sitenin içeriği çok eğlenceli bir hale geliverdi.

Bence, internet üzerinden yapılan işlemler, e-devlet, e-imza gibi her türlü "hayatımızı kolaylaştıran işlemler"e bir standart getirilip bunun haricinde her türlü uygulama standart dışı tutularak internet bir suç işleme mecrası olmaktan çıkarılmalı. Bilişim suçları demek, bilgisayar teknolojisiyle birisinin kredi kartı bilgilerini çalmak olmalı, yoksa başkbakana sövmek değil.

Özgürlüklerden bahseden dünya patronları (bkz george w bush) ve ülkeye demokratik bir türban açılımı getirmeye and içmiş kasımpaşalılar (bkz recep tayyip erdoğan) efendiler bu konuda üstlerine düşeni yaparlar mı pekiyi...

Ben cevap vereyim: Asla...

Bu durmda bize de, sanırsam, bok yemek düşer...

Birimiz hepimiz, hepimiz kimiz?

Gazeteci Hrant Dink, ırken Ermeni olduğu için öldürüleli önümüzdeki günlerde 1 yıl olacak. Bu süre zarfında gördük ki, vatansever gençleri haplayarak en berbat cinayetlere azmettirmek mümkünmüş. Demek ki vatanseverlik, sizin yada benim gibi, ülkesine hizmet etmek için ahlakı ve adabıyla çalışanların, terbiyeli çocukların tekelinde değilmiş, cinayet işleyecek kadar bu hayatla ilişkisi olmayan ergenlerin de içine girebildiği bir alanmış... Yaşasın, artık biz de katillerle aynı saftayız.


Rüştünü ispatlamamış katiller ne kadar kurbansa, öldürülen Hrant Dink de o kadar kurbandı. Meleklerden katil yaratanlar, gazetecilerden vatan haini, eşcinsel modacılardan muhafazakar yada manken eskisi oyunculardan hedonist de yaratabiliyorlardı. Yine de her zaman şu aklımızdaydı ki kimi ölüler bizim en yakınımızdayken, etrafımızdaki yaşayanlar aslında birer ölüden farksızdı. "Yaşayanlardan bir çoğu ölümü hak eder, ve ölenlerin bir çoğu da yaşamayı... Pekiyi onlara yaşama hakkı verebilir misiniz?"


Bu grilere yer olmayan dünyanın neresindeyiz. Ölen Hrant Dink'in ardından bütün ülkeyi "Hepimiz Hrant'ız" ve "Hepimiz Mehmet'iz" diye bölenlerin eline bu son bir senede ne geçti. Berlin'in doğusunda bitmeyen bir oyun oynanıyordu ya, bitiverdi sanki, öyle mi? PKK dağdan indi, Milli takım İtalya'ya gol oldu yağdı, Türk filmleri Oscar, Türk fahişeleri de altın vibratör ödülü kazandı, öyle mi?


Hayatı bu hale siz getirdiniz, ben değil: Ya dışındasındır çemberin, yada içinde yer alacaksın. Ya sev, yabada du! Ülkene, milletine bir faydan olup olmaması kimin umrunda. Penise sürülecek aklın, altın gününde pişecek keke konulacak şekerin, gazete okuyacak kelime bilgin, belgesel seyredecek entellektüel birikimin, kime ne? Seviyor musun bu ülkeyi? Kap gel Milli takım formasını... Haaa, avrupa maçında Türk takımı gol attı diye sevinmiyor musun? O zaman, vatan hainisin, akıllı ol. Hareket yapma, hareketin kralını gösterirler.


Yine de, ben Hrant da değilim, ben Mehmet de değilim. İkisinin arasında bir dünya kurulsun artık, ve hepimiz de kendimiz olalım. Yeni koşullarda yeni bir dünya kurulsun ve o dünyada Türkiye de yerini alsın.


Ama ille de birisi olacaksak eğer, kendimiz değil de bir başkası olacaksak eğer... Ben yine Ocak ayında bir suikaste kurban giden başka bir gazeteci olmayı, Hrant olmaya da Mehmet olmaya da tercih ederim:


Ben Atatürkçüyüm, ben Cumhuriyetçiyim. Ben Laik im. Ben Anti-emperyalistim. Ben bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.

Öyleyse vurun, parçalayın beni.

Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır.

03 Ocak 2008

Her şeyin sorumlusu sensin Wikipedia (!!!)

İnternetteki Türkçe içerik o kadar kısıtlı ki, çoğu zaman anadili İngilizce olanları çok kıskanıyorum. Belki de biraz da bu yüzden internet projelerine bulaşıyorumdur, kim bilir? Kanımca internet büyük bir "köy çeşmesi" gibi işliyor, üstelik bunu daha da taçlandıran Web 2.0 denen konseptle hazırlanan internet siteleri de bilgi paylaşma işini imeceye çeviriyor.

Siz de, hepiniz, her biriniz, bu dev imece etkinliğine katılabilirsiniz. Şimdi yazmaya başlayarak hem de...

Daha önce bir çok internet projesinde yer aldım, buradan isim vermeme gerek yok, yan taraftaki menüde çoğunun linki mevcut. Bilgi paylaşımı için insanlık hiç bu kadar büyük bir olanağa sahip olmamıştı ancak daha önce hiç bir insan da bu kadar büyük bir teknolojik gelişmeyi gerksiz yere israf ederek suistimal etmemişti herhalde. Düşünsenize, Asur ve Babil kralları kim kimin vassalı olacak diye savaşa tutuşmuşken, Hitit kralı elindeki çok kıymetli demir rezervlerini israf ediyor... Savaşın yönü değişiverirdi herhalde.



Yalnız bir de şu boyutu var işin. Köy çeşmesinde haberler taşınırken dedikodu da taşınabilir. İmece işini yaparken bunu da göz önünde bulundurmakta fayda var. Bunun sorumlusu kimse değil aslında, sadece dedikoduyu yapandır. Ve özgür olduğu söylenen bir dünyada dedikodu yapmak da özgür olmalıdır.

Gerçi ben herkesle her ortamda özgürlük nedir tarışmaya hazırım, haydi televizyona çıkalım. Ama işi o boyuta dökmeye gerek yok, bloglarımız var değil mi... O şekilde de tartışabiliriz. Bir tartışma başlarsa ne güzel olur...


Asıl varmak istediğim nokta şu. Kimi yabancı kökenli bilgi paylaşım sitelerinde zaman zaman taraflı/yanlı yada kastılı olarak çarpıtılmış haberlerin yayınlandığını görmeniz olası. Örneğin uluslarası bir ortak ansiklopedi projesi olan Wikipedia'da Ermeni Soykırımı İddialarına ilişkin, ülkemizi tedirgin edecek bazı maddeler yazılıyor.

Şuraya varmak istiyorum: Yazılabilir. Bunun kimseye zararı yoktur. Bugün onlar oraya öyle yazar, sonra başka türlü de yazarlar... Bu alt tarafı bir internet sitesi içeriğidir, bilimsel referans yada resmi bir siyasi yorum değil. Bu yazılı olanlara kızıp köpürmek çok gereksiz. Dahası, bunlardan dolayı internet sitelerine erişimi yasaklamak, yada bu tür içerikler barındıran siteleri boykot etmek de sonuçsuz kalacak eylemlerdir.


Neyse, istediğim dinamiklikte bir yazı yazamadım ama bu aralarda fiziksel olarak çok yorgun ve duygusal anlamda da fazlasıyla ölü olduğum için, sizin benim neyi anlatmak isteiğimi anladığınıza olan güvenimle yazıma burada son veriyorum. Verdim.

Not: Yorum yazın lan yazılarıma... götüm çıkıyo size yazı yazıcam diye.. hırbolar....

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası