17 Ocak 2015

Bakkal Dükkanı Cumhuriyeti ve Veresiye Defteri Anayasası

Kol mesafesi eriminde... Kısacık... Uygarlık, bir uçak bileti kadar uzak. Çekip gittiğinizde; hem evrenin, hem Tanrı'nın hakkını veren yerlere ulaşmak işten bile değil. Kaldığınızdaysa her şey ömür törpüsü... Musluktan akan su ömür törpüsü; şikayet edecek olsanız "Musluğun olduğuna dua et" diyesiler... Benzin para etmez olduğu halde, yine de pazardan alış veriş yaparken hıyarın, pırasanın fiyatında hala "mazot fiyatı" etkili olmaya devam ediyor; şikayet edecek olsan "Akaryakıt strateji planımız olduğuna dua et" diyesiler... Adı "Uygar" kendi köleci Avrupa'nın göbeğinde tekbirlerle insan patlattılar, dünya bir ateş yerine döndü çoktan, bizimkiler sadece yürümeye gelince varlar ama can güvenliğinden şikayet edecek olsan "Başımızda devletimiz olduğuna dua et" diyesiler...

Her şey için dua edeceksem, kapatalım memleketi, atalım anahtarlarını da çöpe... Bütün ülkeyi dev bir mescide çevirelim, lüzumlu lüzumsuz her şey için dua edelim... Nerede kaldı bunun töresi, örfü, yasası demeden... Adem babadan beri sürgit insan devinimini hiçe sayarak... Yüzlerce yıl karanlık çağlara hapsolmuşken bir asırda binlerce yıl ileri fırlayan, Avrupa icadı "eleştirel akıl" sahibi olmayı "İstemezükçü" diye yaftalayarak...

Kapatalım gidelim, bakkal dükkanı gibi yönetelim o zaman memleketi... Para tek bir kasadan toplansın, ekmeği sütü veresiye alalım... Haksızlık/usulsüzlük olursa açıverelim kargacık burgacık yazılmış bakkal defterini... Öyle bir defter olsun ki, bakkal önlüğünü kim giydiyse sadece onun okumasına izin verilsin, başka kimse bilmesin o kara kaplıda yazanları...

Ondan sonra da bu düzenin adına "Yeni Türkiye" diyelim, düzenin başındakini de "Siyasetin Büyük Ustası" diye alkışlayalım.

Bana göre hava hoş ama, sonunda eller aya biz yaya diye ağlamak için de Derviş Serhat Efendi'nin kapısında ünlemeyin; Kuran hakkı için söyleyim, kalbinizi kırarım!

10 Ocak 2015

Yeni Türkiye ve "Yapacak Bir Şey Yok" Bürokrasisi

Yapacak çok şey var, ama yapmaya niyet olmadıktan sonra... Elbette söylenecek söz "Yapacak bir şey yok" oluyor. Kim icat ettiyse bu berbat bahaneyi, binlerce yıllık medeniyetimizin belki de gelip en müreffeh dönemine eriştiği şu çağı, çözüm üreten değil de çaresizliği yücelten bir hale ulaştırdığı için, madalyaların en büyüğünü hak ediyor bence. Çünkü tarihimizde ilk defa, işi sorunlarımızı çözmek olanlar, çözüm üretmek yerine sorun ürettikleri halde, sorumluluklarından sıyrılmak için öyle sağlam bir mazaret ileri sürebiliyorlar ki; bu "gelmiş geçmiş en sofistike" mazareti semantik açıdan yıpratmanın yolu yok! Bir kere "yapacak bir şey yok" dedikten sonra, her türlü beceriksizliği, basiretsizliği ört bas etmeyi başarıveriyorsun. Sen artık, sorunu çözmediği için eleştirilebilecek bir durumda değilsin. Çünkü, elinden ne gelir ki; "yapacak bir şey yok!!!"

Burada asıl kastedilenin "bir şey yapmama gerek yok" olduğu çok aşikar bence. Kar yağar, enerji nakil hatlarındaki teller kar ağırlığı altında eğilip birbirine deyince elektrik kesilir, günlerce karanlıkta ve soğukta bir çözüm beklersin... Yetkilierden şaka gibi bir "yapacak bir şey yok" mazaretini duyuverirsin. Aslında yapacak çok şey vardır; tellerin kar ağırlığında bükülmesini zorlaştıracak şekilde döşenmesi, hatta büyük oranda yer altına alınması mümkündür, elektrik verilmeyen bölgelerdeki tellerin kardan temizlenip, oluşan kısa devrenin giderilmesi mümkündür... Mümkün kere mümkündür yani...

Ama yetkililerin bunlara yanaşması, ne yazık ki, pek mümkün değildir. Çünkü gerekli değildir. Yetki sahibi olmakta kriter sorumluluk üslenecek ve çözüm üretecek yeterlilikte olmak, ehil olmak değilse... Kriter "bîtaraf olan bertaraf olur" mottosuyla birilerine taraf olmak, biat edip el etek öpmekse... Yetkili olmak, makama erişmek ve orada kalmak için "bir şeyler yapmanıza gerek yoktur." Onun için ağzınızdan asla düşürmezseniz bu mazareti: "Yapacak bir şey yok!!!"

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası