08 Ekim 2011

Sizin ticaretiniz ne, onu bir anlayamadım ki ben...

Medyanın dayattığı hayat tarzına tepki göstermek öyle popülerleşti ki, artık o naif tepkisellik bile kurumsallaştığından adeta bir "karşı devrimcilikle" mücadele etmek zorunda kalıyor. Neo-Con örgütlenmeler iktidarları bir bir ele geçirirken, mecburiyetten bir "neo anarchy" düzeninin oluşturulması kaçınılmaz oluyor. Ama "örgütsüz toplum" bilinçlendikçe ister istemez örgütleniyor ve anarşist kanaat önerlerinin "demagog evangelistlerden" farkı olmamaya başlıyor.

Kısaca özetlersek; muhalifler öyle iyi örgütlenmeye başladılar ki, artık "muktedirlermişcesine" rahatsızlık veriyorlar ortalama insanlara...

Ama tüm bunlar olurken, yurt genelinde ve okyanusun öte tarafında iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini Illimunati'nin şeytani emellerine alet ediyor. Ve fakat, memleket entelejansiyasında genç yaşında ölen şarkıcıların trajedisine üzülenlere "Şehitlere üzülsene gevurun esrarkeşine üzüleceğine" diye tepki göstermek insani olarak görülürken; benzerleri gibi ucuz işgücü ve sendikal hakların alaşağı edildiği köle düzeni çalışma koşullarını sağlayan ülkelerdeki tapon/fason üreticilere 50$'a ürettiği telefonları 1000$'a satan kapitalist amcalar bir anda "Hayatımızı değiştiren insan" olarak göklere çıkartılıyorlar.

Sermaye düşmanlığı yapmayalım. Kirleri pislikleri kazımaya başlasak, sendikasız/sigortasız işçi çalıştıran mahalle fırını da masum değil; Apple gibi bir firmanın Foxconn üzerinden trilyonlarca kar sağlamasına yol açan piyasa dinamiklerini de Steve Jobbs icat etmedi. Ama "Kör ölür badem gözlü olur" misali, konu hakkında bilgi sahibi olan olmayan herkesin, en nihayetinde de Türk Devleti'nin tüzel kişiliğini temsil etme görevini üslenmiş en üstdüzey kişi olma sıfatıyla Cumhurbaşkanı'nın methiyeler düzmesi de azıcık "eğreti duruyor" sanki... { by Abdullah Gül via Twitter }

Amerika'nın en kurnaz tüccarlarından birisini "Steve Reyiz" yapmanın alemi de yok; adamı "Deccal" ilan etmenin de kimseye faydası yok. Bir orta yol hiç mi bulunmaz bu memlekette?

05 Ekim 2011

Kendimden alıntılar #3

- Sosyal medya çok tartışmalı bir olgu. Sektörün piri elbette facebook, ama onun da kendi kendisinin ipini çektiğini görecek kadar ilerlediğine göre, sosyal medya çoktan sıfırı tüketmiş demektir. İnternette sadece okuyucu olmadığımız günlerin tarihi 15-20 yıl geriye gidiyor, facebook'un ise daha 10 yıl bile olmadı. Bu hızlı tükenme neden acaba? (Kesinlikle google+ ile bir alakası var...)

- Şikede son durum ne? Allah aşkına biri söylesin, şikede son durum ne? Ne güzel gümbürtüye getirdiniz mevzuyu; en son kulüplerin tamamına yakını "Şikede ligden düşme kaldırılsın" dedi, nefis oldu ortam. Her işimiz yalan!

- Taşrada kitap bulmak cidden zormuş. Bu yaşımdan sonra yüksek lisansa başladım ama kitap sıkıntısı çekiyorum. Kütüphaneler kısmen yardımcı oluyor ama onların patladığı yerde internet tedarikçilerinden satın almam gerekiyor. O konuda da teslimat sıkıntısı yaşanıyor. Taşrada kitap arayanlara Allah kolaylık versin.

- İnciSözlük'ü seviyoruz sevmesine de, İnsanlığa Lanet olmamış. Türkçe'ye hiç hakim değilmiş kitabı kaleme alanlar ama 6.45'in bu durumda redaksiyon/editoryal işinde özenli çalışması gerekmez miydi? (İsimler üzerinden eleştirmek istemiyorum; iyi editlenmemiş diye editöre kabahat yüklemek değil niyetim. Bilakis, hiç editlenmemiş ki... Bağlaç ve eklerin yazımları bile yanlış... Sana puanım 6 kanka, o da kanka değil de panpa kontenjanında zaten...)

şiirket #8

umutsuzluğum
yaşadıklarımdan değil
isteyip de yaşayamadıklarımdan
ve bir de can sıkıntısının
kuruntusundan

5 Ekim 2011

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası