25 Şubat 2010

Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı sözünün tek istinası eski kaşardır

Kim kaldı eski kaşarlardan... diye berbat yerlerden vurarım öncelikle. Kötü espri yaptığım günleri özledim. 1 senedir yapamıyorum, sanki gri sikti beni! (Gri derken hani böyle gri ya da laci takımları giymiş ciddi mevzular anlamında... Grizu falan değil yaniii. Dün Ali Kırca 3-4 kere grizu yerine gruzi dedi zaten, dellendirmeyin beni)

Eskilerden, yani böyle 80'lerden hatta varsa 70'lerden (Whitesnake!!) bir albüm dinlediğim zaman genelde "Üle biz portakalda vitaminken adamlar şimdiki abidik gubidiklerden daha iyi müzik yapıyomuş" diye düşünüyorum ister istemez. Milliyet'te yazdılarda geçende, işte Emre Aydın olsun Gece Yolcuları olsun, bunları dinleyenler de rock dinliyoruz diyolar ya... Yazıda da diyordu ki sözü geçen sanatçılar arabesk yapıyorlar, sadece müzik aleti olarak elektro gitar kullanıyorlar. (Açın da seneler önce Steve Vai ile Billy Sheehan neler yapıyomuş, Slayer olsun Death olsun alemlerin nasıl anasını sikmişler görün sonra kendinizden utanın)

Lafı şuraya getiriyorum; acaba Whitesnake'in "taze balık" olduğu günlerde dinleyenler "Aaabi adamlar zamanlarının ötesinde müzik yapıyo. Tahminen 33 sene sonra da dinlenir bu şarkılar" gibi bir ileri görüşlülük sergilemişler midir? Yoksa benim gibi bir hıyar çıkıp "Nerde 50'lerin balladları azizim" demiş midir?

Demem o ki, "80'lerde çocuk olmak" gruplarında yok kılamentayn yok hayalet avcıları diye kendinizi çok germeyin nostaljiyle... 2o sene sonra da "2000'lerde çocuk olmak" diye millet "Furby vardı hatırladınız mı, sonra Playstation 2'de az mı Fifa mı daha iyi Pes mi muhabbeti dönüyodu hey allahım ne yıllardı" şeklinde geyiğe saracak.

Bana geçmişimi vermeyin. 80'lerde çocuk olmaktan bahsediyor herkes... "70'lerde çocuk ölmek" konusunu da açsa ya biri, yaşı büyütülüp idam edilenleri da ansa mesela...

23 Şubat 2010

Bu yazı küfretmenin erdemi ya da aynı bokun laciverti üzerine değildir

...derken arkasına bakmadan gideceği bir an yakaladı ve çekti gitti.

Kabul edin artık, en çok bunu yapamadığınız için üzülüyorsunuz. Kendi hayatınızı bir hikaye haline getirmek isteseniz, yukarıdaki bu cümleyi içine ekleyecek olaylar yaşamamış olduğunuz için hayıflanıyorsunuz. En azından buradan öyle gibi görünüyor.

Haksız değilseniz, çekip gitmek çok güzeldir. Çekip gitmeden önce bir "Sikerim" dediğiniz an vardır, o en güzel andır. Arkadaşlarımı, üzerine saatler harcadığım projeleri, emek verdiğim işleri, hatta profesyonel anlamda işleri de arkamda bırakıp çekip gitmiş bir insanım.

Neden mi? Çünkü öyle büyük bir özgüvenle doluyum ki, benim için canımın ne istediğinden daha önemli hiç bir şey yok. Ve canım kalıp savaşmak değil de çekip gitmek istediğinde çeker giderim. Bunu anlayamazsınız.

Güvenilmez bir adam mıyım pekiyi? Şunu söyleyebilirim, tutup tutmayacağım konusunda garanti veremeyeceğimi bildiğim için kimseye söz vermem. Eğer kazara söz verdiysem de tutarım sözümü. Ama onun haricinde, kimseye ihanet etmedim. Kimseyi aldatmadım.

Mesela başka kızlar için sevgilimden ayrılmadım, çekip gitmekten anladığım böyle bir şey değil. Daha iyi bir iş teklifi aldım diye istifa etmedim hiç. Benim çekip gitmelerim hep "Sikerim" diye başlayan çekip gitmeler. Erkekçesi şu yani: Hayata, olduğu haliyle tahammül edemediğimde çekip gidiyorum.

Uzaklara da değil, evime gidiyorum. Kendi evime, kendi odama, yatağıma, kütüphaneme... Daha doğrusu kitaplıkları cephesine almış yatağıma. (Bir kitap fetişisti olarak uyandığımda 2000 kitap görmek hoşuma gidiyor)

22 Şubat 2010

Sutyenlere sığmayan memeler ve banyo yaptıktan sonra yarı çıplak uzanmak üzerine

Kadınların paylaşacak daha çok materyali var. Popodur, efenime söyliyim genital bölgedir, herkeste var. Bir çift meme de Allah'a şükür bizim türün alameti farikası ama kabul etmek gerekir ki kadın memesiyle erkek memesi arasında ciddi farklar var. Deyim yerindeyse erkek memesi spor salonu soyunma odasında görülen zararsız bir organdır, kadın memesiyse paylaştıkça çoğalır. (Paylaşım için teşekkürler)

Gelin oynayamazsa yerim dar dermiş, hafif meşrepse ve (efenim nasıl yapsak da kimseyi kırmadan söylesek) memeler zırt pırt koynundan fırlayıveriyosa da yenim dar dermiş. Ama bu sözlerle kimseyi kandıramazsınız. Kendi organlarımıza giderek yabancılaşmanın içselleştirilmesidir bu. Namus, iffet; at hepsini çöpe. Bakın durum şu: Dünya nüfusunun üçte biri Çinli, buna karşılık sadece otuzda biri Amerikan. Yani her ABD vatandaşına karşılık 10 Çinli dolaşıyor yer yüzünde.

Çinde kişi başına düşen gelir 4000$ civarı, ABD'de ise 40000$'in üstünde... Yani bir Amerikalı 10 kat daha zengin Çinliden... Ya da şöyle söyleyelim, 1 ABD'li = 10 Çinli olduğuna göre, ABD'nin ulusal servetiyle 10 tane Çin ekonomisini finanse etmek mümkün. Buna rağmen başta ABD olmak üzere tüm dünyada bir Çin karşıtı propoganda sürüyor ki anlamak mümkün değil. Neden mi? Zaten fakir olan Çinlileri daha da fakirleştirmek ve fakirliğe mahkum etmek için, işte sebep bu.

Şimdi siz de gelinlik kızlarınızın memelerini örtmenin, çocuklarınızın iffeti ve namusu için çırpınmanın keyfine varın diye, ülkenin muhafazakarları da ABD'lilerle iş birliği yapıyorlar. Bunun adına da "Kutlu yürüyüş" diyorlar üstelik.

Benim itirazım buna.

20 Şubat 2010

En iyi kafalar


Demlenmenin kitabını yazdılar. Alkolü takdim de ettiler. Adabıyla içemeyen bari özenmesin de günaha girmesin diye elimizden geleni yapıyoruz. Ama uyarmadan geçemedim, en edepli, en deneyimli içicilerin bile su kaynatacağı noktalar vardır. Şimdi genç bir içici adayının elinden çıkan şu kafalar listesini bir kez daha ibretle okuyun, içip içmemeye siz karar verin.

Son kez uyarayım. Hepsi zehir bunların. En temizi içmemek.

5- rakı+cila
Türkiye'de içiyorsan sorgu suale gerek yok, ya rakı-cila yaptın ya da yapacaksın. Şunu unutma sadece, rakı cilanın sabahı hoş olmaz. Bir damıtma bir mayalama içkiyi karıştırdığın zaman miden de karışır. Evet, tesiri altındayken sana Fener'i verseler Juventus'u Manchester'ı yenersin ama sabah çöpü dökmeye gidemezsin. Gerçi öğlene doğru birşey kalmaz, hatta ertesi gün bir rakı-cila daha yapabilirsin.

4- bira-nargile
Bu kombinezon adamı kusturtuyor. İcadından sorumlu zevzek nasıl yapmış anlamadım ama durum bu. Beton olmak, Ka-Fa 1500 pilotu olmak için en sağlam tercih. Bira-nargile kafası adamı itiraf manyağı yapar. En tuhaf sırların açığa çıkar. Kankana aşık olduğunu itiraf edebilirsin, "Biz ayrı dünyaların, aynı cinsiyetin insanlarıyız" diyebilirsin. Ya da mesela ben "Pornocu olsak iyi para var diyollaa" demişim, o da bi çeşit.

3- bmw (Bailey's/Malibu/Whiskey)
Bu opsiyonu yeni öğrendim. Tatlı tatlı kafa yaptırır. Adamı getireceği noktaysa Ramiz Dayı noktasıdır. "Mesele şu ki kardeşş, eheheheh, şimdi benim elimde altı parmak var ya kardeş, eheheheh, olm sofraya oturduğumuzda beş parmaklıydım ben amuğayum, nerden türedi bu fazaladan parmak" nidasına kapılırsın. Pekiyi neden mi Ramiz? Çünkü BMW'dir beni de Dizel'i izlemeye ikna eden mendebur illet. (BMW kafasıyla dayı olayı cazip geldi, şimdi lanet gibi bırakamıyorum)

2- vodka+portakal
Votka koladan daha etkilidir, çünkü adama gazoz gibi gelir. Vodka kolanın içki olduğunu bilinç düzeyinde bilirsin, vodka-portakalı sadece bilinç altında bilirsin. Bu yüzden sağlam kafa yapar. Olumsuz yanı iyi kafa yaptırmak için çok ve hızlı tüketmen gererkir ki sonunda mide bağırsak bırakmaz. Olumlu yanı, ilk kadehde çakırkeyf yapar, çok kafa istemediğin zaman 3-4 de durduğunda ertesi sabah işe rahat rahat gidersin.

1- meclis tv
Foxxy Boxing tesiri yapar bünyede. Önce beynin pelte olur. Sonra babalar bir girerler yumruk mumruk, Allah'ını inkar edersin. Dersin ki "Ben zaten kafa yaptım günahkarım, al canımı kurtulayım cehennemde yanayım." Bunu dersin kanka. İşe rahat gider misin, onun da garantisi yok üstelik. Fiziksel değil de ruhsal olarak zorlar adamı. Bir benzeri de Çarşamba gazetesidir (Salı meclis grup toplantıları yapılıyor ya...)

Hayatı doya doya yaşamak isteyenler!!! Uzak durun!!!
Rom, ama hakiki... Absinthe... Bir de unikum. Kafa yapar mı, yaparlar. Ama lezzeti de eğlencesi de yoktur bu zıkkımların. Tekrar tekrar yapmak istemezsin. Bir kere kafasını alır, ertesi gün "Ağzımıza sıçtı laa" dersin. Uyuşturucudan önceki son duraktır. Oradaysan acil uzaklaş kanka!!

Güncelleme (27 04 2013)
İleti resmi Erdal Bakkal ile değiştirildi. Daha güzel oldu...

17 Şubat 2010

Kızım olsa Hellfire Tobi'ye gelin verirdim

Kızı serbest bırakırsan davulcuya zurnacıya... Demek ki memlekette kızlar hep müzisyenlere meylediyor arkadaş. Ben tamamen müziği sevdiğim için sahneye çıktım, kimseler bana meyletmedi, bir gruopie falan görmüşlüğüm olmadı.

Seks yalanları diye film yapsalar içinde en çok "Ben aslında sekse mantık çerçevesinden bakıyorum" cümlesi geçer, en çok bunu duydum ben çünkü. Ben sekse, ne yalan söyleyim, "alet çantamın" çerçevesinden bakıyorum. Gruopie olayının da mantıkla alakalı bir yanını görmedim. Öyle olsa bütün Vulcanlı kadınlar gruopie olurdu. (Manıtksız kaptan!)

Son 3 günde o kadar çok mantıksızlık yaşadım ki (anasını satayım) hani askerde mantık yok denir ya, e nerede var ki mantık zaten, diye sorasım geldi. Kafa dağıtmak için kendi safe place'ime gittim (çünkü çok strong bir presence var) Edguy'ın Dragonfly (ne diye "Yusufçuksa" bu böceğin adı da... Helikopter böceği işte, yusufçuk ne?) şarkısını mırıldandım, ecnebinin cathcy dediği türden ağza yapışan bir şarkı. İyi de geldi zaten mırıldanmak.

Sonra şarkının olduğu albümden başka bir şarkıyı, Sex Fire Religion'ı hatırladım, parçalar yerlerine oturmaya başladı. Benim gibi dini inançları aşırı kuvvetli olduğundan günahkar olmaktan korkmayanların anlayabileceği bir şey bu. Hayatta çok da önemli olmayan şeylere tanrıya tapar gibi tapanların kapıldıkları yanılsama yüzünden Richard Dawkins'in komik bulduğu bir Tanrı Yanılgısı çıkıyor ortaya. Adam haksız mı yani, 1,5 milyar insan aynı Tanrı'ya aynı şekilde ibadet etmek adına başka bir 1,5 milyarlık insan kitlesine savaş açıyor.

Yasal düzenlemeler, teamüller, yönetmelikler de birer yanılsama değil mi, herkes taparcasına uyuyor bu insan yapımı sözlere... Sonra yazılmamış kaideler var, kadınlara kapı açmak, yaşlılara oturacak yer vermek, küçüklerin kafasına kolonya dökmek, sokak köpeklerine hoşt çekmek, hafif meşrep sokak kadınlarına pandik atmak! (Ebeynamı alisami)

Şimdi hiç kıvırmayın! Sekse mantık çerçevesinden bakmıyorsunuz, bakamazsınız. Bu da bir yanılsama işte. Keyif aldığınızı sanıyorsunuz, oysa dürtüsel bir eylemden ibaret, ne mantığı var ne ritmi, ne müziği ne duygusu. "Pipi kukuya giriyor, çok güzel oluyor" Bu işte.

Not: Emniyette ehliyet sırasında beklerken bunları düşündüm işte... Kafa gitti hoca benim. Sizin oraya gelirse yol parasını verin bana gönderin. Ben kafayı geri alınca iade ederim size parayı.

15 Şubat 2010

Dünyanın tüm vasatları

Siz de elinden tek bir iş gelmeyen, sike sürülecek aklı olmayan, attığı her adım zarar hanesine yazılan bir mal mısınız?

Ben öyleyim. Artık alıştım, kıçıma girenden rahatsız olmamaya bile başladım. Yalnız şu var ki, giderek kendime tahammül edemez oldum. Aklımın beş karış havada olmasından da, beş karış aşağıya inse de bir halta yaramamasından da bıkalı çok oluyor. Ama durum şu oldu, kendimden tiksinir hale gelmem herhalde yüzüme yansıdı, artık insanlar da beni küçümsemeye, aşağılamaya başladı.

En son götümle gözlük kırdım. Tam da hayattan bezmiş bir halde "Bundan sonra bu yataktan kalkmıyorum, attığım adımda bir şeylere zarar veriyorum" dedikten sonra kırdım gözlüğü. Hem de yataktan kalkmaya çalışırken. Kendi ahdime uymadığım için cezalandırıldım adeta.

Ve günü asıl sürprizi. Tam bir gözlük camı kadar parayı, beraberinde bütün resmi kimliklerim ve kredi kartlarımla birlikte kaybettim bugün. Kim bilir kaçıncıya kaybediyorum bunları. Ve daha kaç kere kaybedeceğim.

Demem o ki... Zarar hanesine yazdıklarım Babil Kulesi'yle yarışır olmadan, ciddi ciddi kendimi odama hapsetmeyi düşünsem mi...

08 Şubat 2010

Salman Rüşdi’yü Allah affetsin, nasıl olsa sizi (ya da bizi) kimse affetmeyecek

Ölüm fermanlarını yayınladığınıza değdi mi? Şimdi yeni fetvalarınızı şeytan icadı internet üzerinden yayınlamıyor musunuz?

Bilgisayar, cep telefonu, beyaz eşya, küçük ev aletleri... Bunlardan hangisine ihtiyacınız var. Öyle bir hayat kurduk ki kendimize, “Hepsi tamam da buzdolabı olmadan olmaz bak” diyecek konuma geldik. Oysa daha 30 sene önce buzdolabı lükstü. 50 sene önce bir “mitti” buzdolabı ve 80 sene önce yoktu!

Cep telefonuyla hayat kurtarıyorsunuz… Bilgisayarla, bu yazı dahil, gazetesinden kitabına bin bir türlü yazıyı okuma şansınız var. Küçüğünü bilmem ama kombisiydi falan derken, büyük ev aletleri olmadan 3 gün hayatta kalamayız.

Bir de evrim yok diyorsunuz. Ulan doğal seçilimi durdurmuşsun zaten, evrim mi kalır!?

Şeytan icadı derlerdi bu televizyona küçüklüğümde, tabi softaları diyorum… Şimdi öyle bir çağa geldik ki, o softaların kendilerine özel televizyon kanalları var. Ve o zamanlar o softaları “softa işte” diye aşağılayanlardan olan ben, ellerimin arasında, dizimin üstünde duran bu teknolojinin belki de gerçekten şeytan icadı olabileceğine ikna olmuş durumdayım.

Tamam, internet yepyeni bir kültür mecrası, yüz çevirecek değilim ve çevirmiyorum da zaten. Yalnız şunu kabul etme zorunluluğumuzun altını çizmek gerek: Elma hikâyesi bir alegori sadece, ama o ilk duvar resimlerinden beri şeytan tarafından ayartıldık. Şimdi kalemimizden çıkan her sözcük aslında, ister istemez şeytan ayeti.

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası