26 Ocak 2010

VÖ'den: Nihat Doğan ne istiyorsun bizden?


Kestikçe yeniden uzuyan arkadaş

Şimdilerde Milliyet'in ekinde son sayfa neşesi olarak da ana-akım medyayı mesteden VÖSYM başkanı ve ex-reklamcı (iyi ki de ex) Vedat Özdemiroğlu, bir iki sene kadar önce Uykusuz'un ön sayfasında iki paragraf karalamıştı. itüsozlük.com'da yazıyı aynen bulunca n'olur n'olmaz diye bloga ekleyim dedim. VÖ'ye selamlarımızla elbette...


  • nihat doğan,ne yapalım seni sevelim mi?benimseyelim mi ne yapalım?allah-lillah aşkına söyle ne istiyorsun bizden..
  • albümünü mü alalım..?düğme sesin için rızkımızdan mı keselim..?konserine mi gelelim?ömrümüzden mi verelim..?
  • napalım biz?hayranın mı olalım?tam nasıl olacak napalım?samimi ol..biz sana nasıl hayran olalım?
  • ne istiyorsun bizden?kırdın kalbimi gel al gönlümüdeki cam kırılma efektinden başka ne haz verdin,ha,haz mı verdin?
  • dürüst ol nihat doğan,şu halini sen beğeniyor musun?ilaç için bi efendi halin yok.. bi külhanbeyi havaları..bi böyle uğraşmadan ağır laf söyleme arzuları..napıyosun sen?
  • ben de potansiyel müşterinim..peki ben nasıl paramdan para ayırayım..bi söyle..ne istiyosun benden?
  • nihat doğan,veliaht ne?senin kral olduğun ülkeyi kim tanır..?nasıl olur da böyle bir kolpayı ısrarla sürdürürsün..?
  • nihat doğan..rabbimin yarattığı cansın..ya otur çalış güzel allahım sana zihin açıklığı versin..önüne bak,işine bak..ya da bambaşka işlere başla..iş yap..
  • nihat doğan kütahya'ya git..dubai'ye git..anamur'a git..iklimin değişsin..zamanı dinle..nihat doğan yavrunu sevindir..
  • televizyonda bi kendini seyret..bi adam sana bunları söylüyo gibi düşün..bi kendini dinle be empatik..
  • nihat doğan yolun açık olsun..daha da ben sana bişey demem..nasıl istiyorsan öyle yap..ne istiyorsan bizden,haftada bir analiz et..
  • nihat doğan kütahya'ya git..

Vedat Özdemiroğlu'nun il olarak Kütahya'yı seçmesinin ayrı bir anlamı olup olmadığını anlamadım gerçi ama, Nihat Doğan hakikaten bir yerlere git. Sevmiyoruz seni arkadaşım.

24 Ocak 2010

Poker ocak söndürür, oynamayın, oynatmayın

Kanka itiraf et, sen de all-in gitmez miydin şu vaziyette...

PokerTH çok eğlenceli bir yazılım, açık kaynak Texas pokeri programı. Freenode ve kendi açık sunucuları üzerinden internet üzerinden, tamamen ücretsiz poker oynamanın keyfini yaşatıyor. Üstelik short-stack/long-stack ayrımı yapabilen ve zayıf da olsa bölf de yapan yapay-zeka seçeneği de var.

Akşamları poker oynamayı ben de seviyorum, üstelik işin ucunda para yoksa deliler gibi rest çekmek, blöf yapmak da eğlenceli oluyor. Ama geçen gün öyle bir oyun oynadım ki bir daha parasız da olsa madalya da taksalar poker oynar mıyım bilmiyorum.

Elden iki siyah bacağım var. Flop'tan önce fişlerin yarısını oyuna sürdüm, heads-up olarak short-stack oynarken biraz riskli bir bahis ama çift siyah diyorum arkadaş... Flop'ta biri As olmak üzere 3 sinek açılınca seriye tek sinek kaldı, rakibin beni geçmesi için tek şansı ya sinek papaz ya sinek kızı olacak, diyordum ki, pot bir anda reste döndü...

En iyisi size tam oyun dökümünü vereyim.

Game:1 | Hand: 45

Aces bets $1750
Polar-Bear checks $1750
---Flop --- [3c, 9c, Ac]
Polar-Bear is all in with $1650
Aces checks $1650
Polar-Bear shows [Jc, Js]
Aces shows [Qc, 6d]
--- Turn --- [3c, 9c, Ac, 6c]
--- River --- [3c, 9c, Ac, 6c, Kc]
Polar-Bear has "Flush, Ace high, third card Jack"
Aces has "Flush, Ace high, third card Queen"
Aces wins $6800
Polar-Bear sits out

Aces wins table

Gördüğünüz gibi, Texas pokerini doğru oynasanız bile çoluğun çocuğun rızkını masada bırakma riskiniz var. Onun için oynamayın, oynatmayın, oynayanı dövün! Cidden, çakın iki tokat pezevengin suratına!!

Ne twitter yaptı bu sene arkadaş!?

Yukarıdaki resim inandırıcı görünüyor değil mi?

Türkiye saatiyle biraz sapa bir zamana denk geldiği için fırtına yaratmadıysa da sabah twitter'larını açanlar "Johnny Depp meftaa" haberleriyle şoke oldu. Habere konu olan bağlantı da, en azından görüntü de, bir CNN.com sayfasından alınmış gibi görünüyordu. Yukarıdaki onun resmi işte...

Lakin kazın ayağı pek öyle değildi. Twitter kıyametindeki parçaları birleştiren gather.com verilen ekran görüntüsünün izini sürüp hileyi ortaya çıkardı. Haberin kaynağı olarak verilen resimdeki adresi takip edenler, angelfire.com'da host edilen el yapımı bir haberle karşılaşıyordu. Üstelik söz konusu sayfada Depp haberinden sonra Britanya Kraliyet Donanması ile ilgili haberler yer alıyordu. Yani Depp haberi, CNN.com'daki gerçek bir habere giydirilmiş; el yapımı haber angelfire.com'da host edilmiş, ekran görüntüsü de CNN'denmiş gibi gösterilerek yutturulmuştu.

Hatırlarsanız, geçen hafta da Türkiye'de bir Nejat Uygur yası başlamıştı, sonradan durumun Vikipedi destekli bir Twitter RickRoll'd olduğu anlaşılmıştı. (peşinen edit: Vikipedi desteği dediysek, şakayı yapanlar durumu kurtarmak için Vikipedi'yi değiştirmişler... Vikiciler böyle şaka yapmaz herhalde. Tamam, viki suya yazmak gibidir ama şaka da aynı derecede kaypak olmaz mı?)

22 Ocak 2010

Film olan romanın çizgiroman olduğunu "Roman olacak" diye duyurmak

Bu romanı romana dönüştürsek de mi saklasak çizgi romana dönüştürsek de mi saçmalasak?

Başlık size saçma mı geldi?

Yukarıdakı haberi Radikal'in internet sitesinden aldım. Belki siz okurken abukluğu fark eder düzeltirler, belki böyle sabun köpüğü bir haber için çok da sallamazlar.

Ancak vakıa, aynen başlıkta belirttiğim gibi. Meyer'in romanından sinemaya uyarlanan filmin romana dönüştüğünü duyuran habere "Nasssssı yaaaani" diye tıkladığımda, haberin ilk spotunda "çizgi romana" dönüşeceğini öğrenerek tuş oldum.

Tebrikler Radikal!

21 Ocak 2010

Görmezden gelmediğini iddia edenler elime mum diksin

Fotoğraflar için Serdar Akinan'a müteşekkiriz...

Çocukken söylenen tekerlemeden esinlendim başlığı atarken. Okulun bahçesinde, arkadaşları arasında ağırlığı olan birileri çıkıp "Falanca oyunu oynayan elime mum diksin" derdi. Kulak kesilirdim; hızlı koşmayı gerektirmeyen bir oyunsa ben de parmağımı sokuverirdim o avuca.

Mehmet Tezkan, bir medya büyüğü olarak pek de tuttuğum isimlerden değildir. Gözardı edilesi bir adam olmadığı da muhakkak tabii. Arada bir görüşlerine katıldığım da olur, gerçi hep sitem ettiğim Ufuk Güldemir ekolüne su taşımışlığı da var ama, neyse...

Geçenlerde Tezkan, dizilere teşvik verilmesine ilişkin bir iki paragraf yazmıştı, çok güldürmüştü beni. Hala o 2 hafta önceki olumlu havadan yiyor. Ama kredisini azaltabilir her an. Sebebiyse TEKEL eylemi...

Tezkan'ın bugünkü köşesinde Açlık Grevi başlıklı fragmentte TEKEL işçisine değinilirken, Star ve Yeni Şafak'a yöneltilen bir sitem göze çarpıyor: "Bu arada.. Star ve Yeni Şafak gazetelerine küçük bir sorum var.. Ankara’da böyle bir olay yaşanmıyor mu? Yok sayıyorsunuz da.. Biliyorum.. Mutlaka demokrasinin ve özgürlüklerin gelişmesi adına tavır alıyorsunuzdur!.."

Yazının berbat noktalamasını göz ardı edelim; Tezkan'ın yazdıkları "Yandaş medya"ya yöneltilen sağlam bir eleştiri gibi gözükebilir. Ama benim gözümde bu, tipik Aydın Doğan muhalefeti olmaktan ileri gidemiyor maalesef. Çünkü Milliyet de TEKEL eylemini ısrarla küçük görmeye devam ediyor. (Hatta Kanal D ve Hürriyet gibi diğer Doğan Medya iştirakleri TEKEL işçilerini eylemden sorumlu tutan ifadeler de kullanıyorlar yayınlarında.)

Tezkan'ın Milliyet'i de TEKEL'cileri görmezden gelirken Star ve Yeni Şafak'a bu kadar yüklenmek rahatsız edici göründü bana. Ama en çok da bunu yapan Tezkan çapında bir isim olduğu için rahatsız oldum.

19 Ocak 2010

Nistelrooy Beşiktaş'a imzayı attı (!)

- van Nistelrooy Beşiktaş'a imza attı. Sezon ortası transfer döneminde Türkiye'ye gelen Hollandalı topçu, ülkemizde ziyaret ettiği Sakarya'nın Beşiktaş köyüne hayran kaldığını söyledi ve köy meydanına yenisi atılan beton zemine imza atarak ziyaretini ölümsüzleştirdi.

- Cezaevi'nden salıverilen M.A. Ağca, ilk basın toplasında "Hrant Dink öldü mü? Hay ağzını kırıyım, ben vurucaktım yaaa..." dedi.

- İsviçreli bilim adamları, uzun yıllardır süren araştırmalarının sonuç vermeye başladığını, kansein tedavisinin bulunmasına 1-2 sene kaldığını açıkladı. Muhabirlerin yönelttiği, "2004'teki yıllık olağan İsviçreli Bilim Adamı açıklamanızda da kanserin tedavisine 1-2 sene kaldı demiştiniz, 6 sene geçti, tık yok" şeklindeki soruya cevap veren sarışın bir İsviçreli Bilim Adamı, "Evet, o gün de 1-2 sene kaldı diyorduk, bu gün de 1-2 sene kaldı diyoruz. Sözlerimizin arkasındayız, dansöz gibi kıvırmıyoruz. 2004'te ne dediysek bugün de onu diyoruz" sözleriyle İsviçreli Bilim Adamı müessesinin itibarını korudu.

16 Ocak 2010

Devrim twit'lenmeyecek

Herkes için daha fazla
ve daha iyi
ve daha hızlı
hürriyetin peşindeyken birileri...

Kimileri de statülerinin
ve ekmeklerinin
ve emeklerinin
peşindeydi.

Bir de adaletin peşinde olanlarla birlikte
sokağa çıktı diye sırf
bir gencecik kızcağızın ömrüne
kurşun giriverdi.

Şimdilerde
ekmekleri için
açlıktan ölmeye razı olanlar
kuzinede kızarmış ekmek gibi
finale oynuyorlar.

İşi insalara daha hızlı
daha iyi
ve daha fazla hürriyet sunmak olanlar da
bu devrimi twitter'a taşıyorlar (!)

Ödev:
1- http://www.herkesedahafazlahurriyet.com/default.aspx
2- http://www.youtube.com/watch?v=cNzRMVV2IuE
3- http://tr.wikipedia.org/wiki/Nida_Ağa-Sultan'ın ölümü

Bay İnsan'ı takdimimdir

Hepimizin Homo robotense dönüşeceği günün hayaliyle yaşıyoum

Vicdani retçilere çok kızan, gıcık olan bazı arkadaşlarım var. Halbuki retçiler az bile yapıyor. Sadece insanın insanı öldürdüğü bu düzeni değil, varoluşsal olarak insan olmayı reddetmek lazım. Silaha amade olmayı protesto etmek yetmez. Bence cami avlusunda kuşlara yem vermek hariç, insan eylemi olan her şeyi protesto etmeliyiz. Hatta protestoyu bile.

"Gece gece dellendirmişler Serhatım'ı" demeyin. Biliyorsunuz, herkesin bana ne iş yaptığımı sorduğu bir dönemde kompleks yapıp "Gazeteciyim ulan!" demiş ve kendime bir meslek edinmiştim. O zaman bir süre için insan olmak kimliğimden sıyrıldım ve dışarıdan baktım kendime. Sadece insan olmanın insanlara yetersiz geldiğini anlamakla kalmadım, insan olmak haricinde bir şeylere gereksinim duyanlara karşı bir tiksinti de çöktü içime.

(Benim gibilere istatistiklerde "Ümitsizler" deniyor ya. Aslında bizim adımız "İnsani retçi" olmalı)

Bakın insan denen şu hayvanın özellikleri nelerdir...

* Sadece orgazm olmak için yanında cinsel tercihine göre bir başka insanı barındırmaktan çekinmez. Üstelik sevişme esnasında bile, tam olarak aynı anda başka bir insanla sevişmenin hayalini de kurar. (Tek başına insan olmaktan nefret etmeye yeter ama devam edelim)

* Yaşamak için öldürmek bütün canlıların doğasında az ya da çok var. Pekiyi spor olsun diye öldürmek?

* Kölelik! Yorum eklemek gereksiz. Kölelik!

* İlkelerden azade hayatınlarını siyasi erke tahvil etmeyi çok iyi başarır, 10 sene önce muhalefetteyken "Ben de sizin mücadelenizde varım. Gerekirse size atılacak taşlar bana gelsin" diye haklarında nutuk attığı işçilere "Evinize gidin" emri vermeye kalkar (Oylarınızı kaypaklara veriyorsunuz sayın müslümanlar, bize boş yere kafir diyorsunuz sayın müslümanlar. Asıl kafirler oy verdikleriniz, biz değiliz)

* Dini, milleti fark etmeden... Ağızlarından köpükler saçarak depremlerde ölenler hakkında ileri geri konuşan insan değil mi? Bizim burada depremde ölen sabiye "Yaşayıp kafir olsaydı daha mı iyiydi" diyenle, "Özgür dünyanın lider ülkesi" olduğunu iddia eden memlekette sömürgecilerine, yani kendilerini köleleştirenlere karşı yürüttükleri mücadele yüzünden 10 milyon fakir Haitili'yi "Ruhlarını şeytana sattılar" diyerek eleştireni insan kabul etmeyecek miyiz?

* Onlar yine neyse de, yıkılıp viran olan Haiti'yi inşaat sektörü için iyi bir fırsat olarak gören, yersiz yurtsuz kalmış Haitililer'i de ucuz işgücü olarak kullanmak isteyen beyin de insanlardan çıkıyor.

* Çalışma yasaları ve işçi çalıştırma standartları konusunda hükümetin alması gereken önlemlerden bahsedip kendisi hiç önlem almayan, bu yüzden işletmesinde sapır sapır ölen işçilere rağmen yasal sorumluluğu olmadığı için metresiyle Maldiveler'e tatile giden kodamanın bayram elini öpen yok mu sanıyorsunuz?

09 Ocak 2010

Kısa ömrümde öğrendiklerim


- Bir dönem futbol liginde şampiyon olanların bayraklarını köprüye asma modası vardı. 2-3 sene görgüsüzce devam etti bu moda. Merak ediyorum, acaba geçen sene Sivas kazansaydı son düzlükte, ya da bu sene Kayseri nanik yaparsa herkese... Onların bayrağı da asılır mı?

- Bazı sorular ahiret sorusudur ama bazılarının sonu ahiret gibi gelir... Mesela "Abi şu kızı tanıyon mu" sorusu, "Sevgilisi var mı" sorusunun mutlak ekürisidir. Üçüncüyü "Bana ayarlasak ya" diye bulurlarsa eğer, araya muhakkak bir "Okeye dördüncü" gerekir ki, bunun mutlu bir öğleden sonra sevişmesi haline gelmesi için karpuz mevsiminin gelmesi gerekir. (Çünkü seks sonrası karpuzu diye bir şey var biz sigara içmeyenler arasında...)

- Uykusuzluk bir adam neler yaptırır? Ben söyleyeyim, roman yazdırır! Kuvvetle muhtemel Bilge Karasu Gece'yi böyle uykusuz akşamlara borçludur. Ben uykusuz kalınca internetten poker oynuyorum, o da ayrı bir macera...

- Gazeteler kağıt sektörünü ayakta tutmak için çıkıyorlar. Kupon biriktirme ritüelini bir kenara bırakın, gazetelerin hacmen yüzde 70'i reklam... Bana soruyorlar işte "Tabloid bizde niye tutmadı" diye... Bizde bulvar gazeteciliği denen şeyden başka gazete zaten yok. Durum madem öyle, normal ebatta gazete yapıp daha çok kağıt satmak mümkünken bizimkiler de tabloide yönelmiyor işte... Durum bu işte, daha fazlası değil.

- Doktorum da sormuştu, arkadaşlar da soruyor sık sık... "Askere neden gitmedin" diye. Hayatımın 5 ayını tabloid demeyi bilmeyen, onun yerine "Tabildot" diyen ve buna rağmen kendilerine gazeteci demekten çekinmeyen insanların arasında geçirdim. Askerde çekilecek çileyi çoktan çektim yani ben. Tezkere talep etsem mi? (Bir de iyi tarafından bakmak lazım; sıcak çatışma tabi ayrı bir "lezzet" ama askerlik bu tabildot gazetecilikten daha kötü olamaz...)

- Kız Kulesi'ni sevmiyorum. Nedenini bilmiyorum, sormayın. Belki de paraya çıktığı içindir, ya da o paraya yetişemediğim için kıskanıyor da olabilirim (10 liralık 1981'de tedavülden kalkmış.) İlle de ahiret suali konseptine uyulacaksa, kule manzaralı bir odada seviştikten sonra bu soruya cevap vermek isterim. Daha öncesi için lütfen zorlamayın.

- Hayatının yarısını Ankara'da geçirmiş bir İstanbul çocuğu olarak, siz sormadan ben söyleyim; İstanbul'un belki manzarası güzel ama Ankara'nın derli toplu havasını çok ararsınız... (Yine de tercihim Geyve)

- Eski sevgiliye Facebook'ta rastlayıp yeniden birleşmek mi yoksa Facebook'tan tanıştığın yeni birine aşık olmak mı? Al sana ahiret suali!

- 50" plazmada yeğenimle PES 2010 oynadık diye kızdılar bize... Ya ne yapacağıdık, "Yanık Koza" mı izleyeceğidik?!

04 Ocak 2010

Bir o eksikti tam oldu: Burj Dubai yeni Babil Kulesi mi?

Burj Dubai'nin kıyamet alameti olduğunu tek düşünen ben değilim... Guardian bile aynısını düşünüyor. Size söylüyorum, ben aslında Avrupa çapında gazeteciyim diye ama inanmak istemiyorsunuz... [fotoğraf Wikipedia'dan]

Çölde açan çiçek dediler ama Dubai'nin kara para aklama cenneti olduğunu biliyoruz. Hatta artık işi öyle abarttılar ki, gizlileri saklıları kalmadı, Abu Dabi yardım etti ayağına Irak Savaşı'nın kârının bir kısmını Dubai'ye aktarıp akladılar...

Şimdi, düşünüyorum da... Yüksek binaların dikilmesi her zaman bir işaret olmuştur. Acaba diyorum, Babil hesabı çöküş yakın mı? 4 Ocak'ta resmi açılışı yapılan, Medya'ya Dubai Tower diye tanıtılan, sonradan resmi Arapça ismi Burj el-Khalifa (Halife Kulesi) olarak değiştirilen, ancak herkesin Burj Dubai adıyla bildiği dünyanın en uzun gökdeleni artık çölün semasını süslüyor.

Petronas'tan sonra Malezya'nın, Taipei 101'den sonra Tayvan'ın ekonomilerinin ne hale geldiğini ben söylersem inanmazsınız, oralarda yaşayan arkadaşlarınız varsa sorun, onlardan öğrenin. (Benim Çin'de arkadaşım var, o söyledi xD)

Varı yoğu Araplara satan, Dubai'yi bir ara İstanbul'a kule dikmeye kadar kışkırtan akepö'nün yeni demokratları müteahit mücâhitler belki silkinirler de kendilerine gelirler... Gerçi 2010'da değil ama, belki 2012'de.

Maya takvimi yanılıyor olamaz, değil mi...

Bunu Okumadan Geçmeyin

Bana inanmıyorsun bari korsana da inanma

Bilişim güvenliği uzmanı falan değilim. Bilgisayar mühendisi ya da programcısı da değilim. Hatta matematiği CB ile, mantığı (beşinci alışımd...

Blogun Kare Ası